Pınar Kandemir / LONDRA
Thatcher'in ölümü sonrasında Channel 4'da yayınlanan "Margaret: Bir devrimcinin ölümü" isimli belgeselde sunucu dönemin İşçi Partisi liderine şu soruyu soruyor: "11 yıl görev yaptıktan sonra geriye bıraktığı ülke aldığı ülkeden daha mı kötüydü?"
Thatcher'in ezeli rakibi, 1983-92 yıllarında Işçi Partisi'nin liderliğini yapan Neil Kinnock, uzun bir kararsızlık geçiriyor. Düşünüyor. Afallıyor. 'Geri alamayacağım bir şey söylemek istemem" diyor. Sonunda ağzında geveleyerek bir "Hayır" cevabı veriyor. Thatcher'in her şeyi herkesi, muhafazakârları ve hatta İşçi Partilileri ve önemlisi de İngiltere'yi sonsuza kadar değiştirdiği bir gerçek. İngiltere Başbakanı Cameron "İşçi Partisi Leydi Thatcher'in yaptıklarından mütemadiyen şikâyetçi ama ne yaptıysa aynen korudular, değiştirmediler" diyor.
Thatcher dönemi ile ilgili en sık kullanılan argümanlar ülkeyi böldüğü, tarafları kutuplaştırdığı ve kitlesel işsizliği arttırıp, yaptığı özelleştirmeler suretiyle sosyal devleti öldürerek fakiri fakirleştirip, zengini zenginleştirdiği. Bunu yaparken de Stuart Hall'in deyimiyle "otoriter bir popülizm" kullandığı. Böylece kendisinin de içinden çıktığı alt sınıflara ihanet ettiği. Özellikle sol kesimin ihanet olarak gördüğü bu harekeketi, Thatcher destekçileri "Proletaryanın özgürleştirilmesi" olarak yorumluyorlar. Bu bağlamda, Demir Leydi, pozitif ya da negatif anlamda radikal bir devrimci, bireyselliğin kurucusu, sosyal sınıfları özgürleştiren kişi olarak çeşitli şekillerde tanımlanıyor İngiltere'de.
Demir Lady ise anılarında 'Yaptığımız her şey İngiltere'nin ekonomik olarak toparlanmasını sağlamak içindi' diyor. 'Bunda başarı sağlanmadığı sürece başka hiçbir konuda umut yoktu. Bu da ikinci aşamayı getirdi. Eğer kamu harcamalarıyla ilgili düzenlemeler yapmasaydık bu mümkün olmazdı.' Thatcher 'yeniden donuşum' yani eskisine hiç benzemeyen yeni bir başlangıç yaptıklarını söylüyor. Demir Leydi'nin yeni başlangıç dediği kendi ifadesiyle "Özgürlük ve serbest piyasa inancı, sınırlı devlet ve güçlü bir milli savunma".
İktidarda olduğu dönemde izlediği politikalar üç dönem üstüste seçim kazanarak, iktidarda kalmaya yetecek kadar kabul görüyor. Basit, doğrudan, açık ve kararlı bir dil kullanıyor olması halk arasında benimsenmesini kolaylaştırıyor. Muhafazakarlar seçim sloganında Thatcher'in ilk dönemlerinde pek çok İngiliz'de hakim olan duyguyu özetliyorlar. "Britanya eskisi gibi büyük" diyorlar "İşci Partililerin onu mahvetmesine izin vermeyin."
"Bosna'ya yardım edin"
İşsizlik ve ekonomik durum nedeniyle iktidarının ilk yıllarında azalan popülaritesi 1982 yılında Falkland Adaları için Arjantin'e açtığı savaşla yükselişe geçiyor. Son döneminde ise kitlesel eylemlerde protesto ediliyor. Thatcher'in siyasi hayatı boyunca edindiği pek çok lakap var. 1970 yılında eğitim bakanı olduktan sonra kamu harcamalarında kısıntıya gitmek amacıyla ilkokul çocuklarının sütünü kestikten sonra halkın taktığı "süt hırsızı" bu lakaplardan biri. Fakat en bilinen lakabı bir Sovyet gazeteci tarafından Sovyetler Birliği'ne ve komünizme meydan okumasına, katı politikalarına, liderlik stiline referansla verilen Demir Leydi lakabı. Sonrasında, bu lakabı sadece onun demirden yapıldığını düşünenler değil, kendisi de benimsiyor.
Her ne kadar başında en çok diktatörlerle yaptığı sıkı dostluklar yer alıyor olsa da, 1992 yılında "Bahane üretmeyin bırakın, Bosna'ya hemen şimdi yardım edin"(Stop the Excuses. Help Bosnia Now) açıklamasıyla NATO'ya çağrıda bulunduğunu, "Bosna'da korkunç olaylar oluyor, bu bir etnik temizlik politikasıdır" dediğini ben hatırlatmış olayım. Bu belki Thatcher'i badem gözlü yapmaz ama, en azından "Cadı oldu" seviyesinde ilerleyen tartışmaya bir katkı olur.
Son dönemlerinde her ne kadar siyasetin içinde olmasa da bir şekilde halkın ilgisi Thatcher üzerindeydi. Hayatını konu alan Demir Leydi isimli filmin referans verdiği gibi, Alzaimer hastalığından dolayı kendini dönem dönem hala başbakan sandığı, bu dönemlerde etrafındakilerin de gerçekten öyleymiş gibi davrandığı, basın bülteninin sunulduğu, toplantıların yapıldığı, görüşmelerin ayarlandığı yaşlılığına dair hatırlanan detaylar arasında.
Bugün St Paul's Katedrali'nde yapılan tören öncesi herkes gergin bir bekleyiş içindeydi. Polis teşkilatı, protestolara müdahale edilmeyeceğini ama önceden haberdar edilmek istediklerini açıkladı. 4 bin polis cenaze töreni için görevlendirildi. St Paul's Katedrali'nin önünde geceden kampa kalanlar, sabah kahvaltılarını yerlerini kaptırmamak için aynı alanda yapıyorlardı. Televizyon kanallarının mikrofon uzattığı İngilizler eleştirseler de, sevseler de kendi deyimleriyle 'Maggie' için bugün St Paul's Katedrali'nin önünde, son vazifeyi yapmak için bekliyorlardı. Tören kalabalık oldu, protesto edenler, gözyaşı dökenler yansıdı kameralara. Bütün bunların yanında, cenaze geçerken arkasını dönüp protesto edeceğini ifade eden Thatcher karşıtları muhtemelen Demir Leydi 'ye dair önemli fotoğraflardan biri olarak kazındı hafızalarımıza.