Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) geçtiğimiz günlerde İsveç ve şubat ayı dönem başkanı Kuveyt tarafından hazırlanan karar tasarısını kabul etti. Oy birliğiyle kabul edilen tasarı, Suriye'ye insani yardım ulaştırılabilmesi, ağır hasta ve yaralıların tahliyesi için en az otuz gün insani ateşkes öngörüyor. Yürürlüğe giren kararda özellikle rejimin sivil katliamı yaptığı Doğu Guta, Yarmuk, Fua ve Kefraya'daki kuşatmaların kaldırılmasına odaklanılıyor. Yerinde bir adım…
Ne var ki PKK'nın Suriye kolu YPG gibi çeşitli terör örgütleriyle sahada sıkı işbirliği yapan ABD, BM'nin ateşkes kararını istismar ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert'ın, Türkiye'nin Afrin harekatını ateşkes kararıyla ilişkilendirerek yaptığı son açıklama bunun kanıtı gibiydi. Ateşkesin 'insani yardım' kapsamında tüm ülkeyi kapsadığını ve yalnızca DAESH, El Kaide, El Nusra Cephesi ve bunlarla ilgili grup ve kişilerin ateşkes kapsamı dışında olduğunu kaydeden Sözcü Nauert, şöyle konuştu: "Türkiye bu mutabakatı iyice ve yeniden okumalı. Karar, 30 gün boyunca Suriye'nin her tarafında ateşkesi öngörüyor. Türkiye'ye, BMGK'nın aldığı ateşkes kararını yeniden okumalarını tavsiye ederiz."
Bayan Nauert tavsiyesini kendisine saklamalı. Zira kararda ateşkes kapsamıyla ilgili şu ifadeler yer alıyor: "Suriye'deki DAEŞ, el-Kaide, Nusra Cephesi ve BMGK tarafından belirlenen diğer terörist gruplar ile bunlarla bağlantılı birey ve gruplara yönelik askeri operasyonlarsa ateşkes kapsamı dışında…" Ve sözü edilen BM'nin İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinin (OCHA) 7 Şubat tarihli "Suriye'nin kuzeybatısındaki son gelişmeler" konulu raporunda da, Türkiye'nin Afrin'de operasyon yaptığı PKK-YPG'nin terör eylemleri ayrıntılarıyla sırlanıyor…
Örgütün sivilleri canlı kalkan yapması, çocuk yaştakiler ve yaşlılar dahil Afrin'lileri zorla silahaltına alması, zorunlu göç, sivil katliamları vs… PKK-YPG ile ilgili tüm bu veriler, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), ve Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) gibi kurumların raporlarıyla da uyumlu. ABD, kendisinin de terör örgütü olarak tanımladığı PKK'nın Suriye kolu YPG'yi silahlandırarak zaten aylardır uluslararası hukukun canına okuyor…
Şimdi de BM'nin meşruiyetinin üstüne basarak, Suriye'deki insani bir tedbiri Afrin'de sıkışan kendi teröristlerine kalkan yapmak için kullanıyor. Yeter artık! ABD'nin bu çifte standartlarından başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm dünya sıkıldı. Egemen devletler terörle mücadele perspektiflerini Pentagon'un ve CIA'nın çıkarlarına göre şekillendirmek zorunda değiller. Washington bu küresel isyanı görmezden geldikçe kaybetmeye mahkûm.