Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın başkent Riyad'da yapılan ekonomi konulu bir konferansta söyledikleri tüm dünyada yankılandı.
Selman'ın şu mesajını tüm ajanslar "son dakika" olarak geçti:
"Önceden olduğumuz hale dönüyoruz. Tüm dinlere ve Dünya'ya açık olan ılımlı bir İslam ülkesine. Hayatımızın gelecekteki 30 yılını yıkıcı fikirlerle uğraşarak geçirmeyeceğiz. Onları bugün yok edeceğiz. Aşırıcılığı çok yakında sonlandıracağız!"
Son dönemde kadınlara otomobil sürme yasağının kaldırılması gibi reformların yaşandığı ülkede bir takım değişimlerin yaşanacağını herkes tahmin ediyordu. Ancak böylesine "radikal bir değişim söyleminin" ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak "resmi ağızlardan" çıkması sürpriz oldu.
Peki, bunun nesine "eyvah" diyorum o halde değil mi?
Birinci gerekçemi lafı dolandırmadan söyleyeyim.
"Ilımlı İslam" söylemi, benim gibi seküler yaşam pratiklerine sahip Orta Doğulu gazetecilerin aklına ilk olarak ABD'yi getiriyor.
Çünkü son yirmi, otuz yılda yaşadığım coğrafyadaki pek çok ülke, komşularımız bu söylemle istikrarsızlığa, teröre, iç savaşa ve işgale sürüklendi.
Nerede "Ilımlı İslam'a" yönlendirilen yönetim varsa önce halkıyla arası açıldı… Ardından da huzurla, medeniyetle arası…
Şimdi de, ABD'nin Ortadoğu'da "açık üssü" pozisyonundaki bir ülkede yaşanan bu benzer sürecin, farklı bir motivasyonla tasarlandığını düşünmemiz için bir neden yok.
"Geçmiş deneyimleri unut. Kim istiyorsa istesin, adı terör örgütlerini finanse ettiği iddialarıyla anılan bir yönetimin 'ılımlı' olması neden kötü olsun" diye düşünüyor olabilirsiniz.
Ilımlaştırılması istenen şey, bir din değil de rejimin niteliği olsaydı sizinle hemfikir olabilirdim
Zaten bu gelişmeden kaygılanmamın asıl nedeni de bu.
Zira bugün Suudi Arabistan'daki hakim din, İslam, bu bölgenin en yaygın inanışı.
Ancak çok azı katılıkta, agresiflikte, anti demokratiklikte ve izolasyonda Suudi Arabistan'ın eline su dökebilir.
Bu yüzden de, reformist genç Prensin çıkışından umutlanmamız, eski deneyimlerden farkı olduğunu düşünmemiz için önce bu ayrımın ortaya konulması gerekiyor.
Suudi Arabistan'ın normalleşmesi için reforma ihtiyaç duyulan şey, kuralları 1500 yıla yakınıdır aynı olan dini değil; anti demokratik yönetimi.
Öyle ya, benzer açılardan eleştirilen ve dinle ilişkisi Suudi Arabistan yönetiminden farksız olan İsrail'in sorunları konuşulurken, siz hiç "ılımlı Yahudilik 'ten" söz açıldığına şahit oldunuz mu?