Türkiye 15 Temmuz'da bir askeri darbe girişimini püskürttü. Olaylarda 246 kişi darbeciler tarafından öldürülürken 2 binden fazla vatandaş da yaralandı.
Türk devleti bu kalkışmanın ardından uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkını kullandı ve "Olağanüstü Hal" ilan etti. Bu kapsamda da 15 Temmuz darbe girişimden sorumlu olan Fetullah örgütüne ve bu yapıyla ilişkili olduğu iddia edilen isimlere yönelik yargısal süreç başladı.
Bu süreçteki en çok tartışılan operasyonlardan biri de hafta başında Cumhuriyet gazetesine yönelikti olandı. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı.
"Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmıştır."
Gazetenin bazı yöneticileri ve yazarları tutuklanırken, savcılık gazetenin hesaplarında yapılan inceleme sonucu kaynağı belli olmayan para akışlarına rastlanıldığı açıklandı.
Cumhuriyet'in tüzel kişiliğine yönelik soruşturmayı eleştirenler operasyonun basın özgürlüğüne bir darbe olduğunu iddia ediyorlar. Gazeteyi yöneten vakfın izah edemediği para akışı gibi kamuoyunun merak ettiği soruları yanıtlamadan, siyasal iktidarın "muhalifleri tasfiye ettiğini" söylüyorlar.
Terörün finansmanına dahil olmak gibi, tüm dünyada hassas olunan bir konuda yürütülen soruşturmanın, basın özgürlüğü kapsamında tartışılması başlı başına garip.
Siyasal iktidarın ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın muhalifleri yargı eliyle tasfiye ettiği iddialarının ise mantıki bir zemini yok.
Zira ne Erdoğan'ın ne de 2002'den beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) rakipleri karşısında böyle bir yola başvurmaya ihtiyacı var.
Erdoğan 2002'de, 2004'de, 2007'de, 2008'de, 2009'da, 2010'da, 2012'de, 2014'te (2 kez), 2015 (2 kez) tüm dünyanın izlediği serbest ve genel seçimlerle rakiplerinin karşısına çıktı. Tüm bu yarışlar da merkez medyanın ve ilişiklerinin desteği de tüm unsurlarıyla fiili ittifak yapan muhalefetin yanındaydı. Ama her seferinde sonuç aynı oldu. Erdoğan sandıkta rakiplerini ezdi. Şimdi Erdoğan kalkıp da, sandıkta gözü kapalı yendiği bu denli başarısız ve rakiplerini niye tasfiye etmeye çalışsın?
Bence Erdoğan her seçimde zaferi kendisine altın tepsi içinde armağan eden siyasi rakiplerini ve onların bu başarısızlığında baş rolü oynayan embedded medyasını saf dışı etmek şöyle dursun, olsa olsa varlıkları için Tanrıya dua ediyordur.