Soru HDP'nin niçin böyle bir karar verdiği… 'Türkiyelilik' iddiasının bir itici güç olduğunu söyleyebiliriz. Bu iddiaya sahip bir partinin bütün Türkiye'den oy almayı hedeflemesi, buna uygun bir seçim stratejisi geliştirmesi beklenir. Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı seçiminde neredeyse yüzde 10 almış olması da önemli bir etken. Şimdi bağımsız adaylarla seçime gitmek, alınan bu oya güvenilmediğini ima eder ve bir güçsüzlük mesajı verir. Dolayısıyla psikolojik olarak 'geri adım' atmama ihtiyacı HDP yönetiminin seçime parti olarak girme kararını tetiklemiş gözüküyor. Ancak bütün bu argümanlar HDP'yi 'bağımsız' bir parti varsayıyor. Oysa asıl kararı Kandil veriyor ve o zaviyeden bakıldığında seçime parti olarak girilmesinin bir 'kazan-kazan' durumu olarak tanımlandığı anlaşılıyor. Yani eğer baraj geçilirse HDP yüksek bir milletvekili sayısı ile Meclis'te olacağı için pazarlık gücü yükselecek. Barajı geçemediği takdirde ise Kürt siyasi hareketi mecliste temsil edilemediği için enerji sokağa ve itiraz eylemlerine doğru kayacak. Böylece Kandil'in ağırlığı artarken bizatihi muhatap haline gelecek. Bu durum bölgede de facto adımlar atılmasıyla, örneğin belirli ilçeleri hatta mahalleleri 'kanton' ilan ederek özerk yönetime geçmeyi mümkün kılacak…
Bu yaklaşımın ne kadar akıllıca olduğu da bir yandan sorgulanıyor. Çünkü her şeyden önce barajı geçmek ile de yüksek sayıda milletvekili çıkarmak anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ortaya koyduğu üzere, HDP'nin en kolay oy alabileceği kesim bölgedeki AKP'li Kürtler. Ne var ki HDP burada zaten yüzde elliye yakın oya sahip ve oy artışı milletvekili sayısını fazla artırmıyor. Hesaplamalar HDP'nin burada alınan oylarla barajı geçmesi halinde ilave olarak sadece 5-6 milletvekili çıkarabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla asıl oy artışının ülkenin batısında gerçekleşmesi gerek ki bu da sadece Kürtlerin oyu ile olamaz.
Bu noktada HDP'lilerin şantaj ima eden 'meclis dışında kalırsak siz düşünün' argümanının seçmen üzerinde nasıl bir etki yaratacağını yeniden düşünmekte yarar var. HDP ve Kandil esas olarak AKP'yi sıkıştırmayı hedefliyor ama bu söylemle CHP'lilerden oy alması da son derece zor. Kısacası HDP'nin söylemini değiştirmesi ve bunu yaparken inandırıcı da olması lazım. Eğer Mart sonunda Öcalan Türkiye'de silahlı mücadele döneminin bittiğini resmen ilan eder ve Kandil de ayrıca bir deklarasyonla bunu teyit ederek çözüm sürecine sahip çıkarsa, HDP'nin hem Kürtlerden hem de batıdan oy almasının önü açılır.
Bu durumda HDP'nin barajı geçmesi şaşırtıcı olmaz. Öte yandan bunun AKP tarafından da olumlu karşılanacağı açıktır. Çünkü böylece çözüm sürecinin meşruiyet zemini genişleyecek, Meclis'te tek partiyi aşan anlamlı bir çoğunluk elde edilecek ve yeni anayasayı bu çerçeve içinde yapmak mümkün olacaktır. HDP ve Kandil karşı tarafı zorlayacak bir hamle yapmak istemiş olabilir, ama görünen o ki kendileri de kritik bir kararın eşiğindeler. Soru 'oyunu' demokrasinin kuralları içinde oynamayı kabul etmenin siyasi sonuçlarına hazır olup olmadıkları…