Anthony Shadid
Said Fercani'nin uyanış öyküsü son derece ilginç.
Bu uyanış, Tunus'taki yoksul çocukluktan, dini bir yönelişle hayatında bir çığır açılmasından, darbe planı yapıp bir işkenceci tarafından sırtının sakatlanmasından ve diğer muhafazakârlar gibi ödünç bir pasaportla İngiltere'ye kaçıp iltica başvurusunda bulunmasından sonra meydana gelmişti.
Fercani yirmi iki yıl sonra yurduna döndüğünde yapılması gereken şeyi biliyordu. Arap dünyasına örnek olacak muhafazakârlar önderliğinde bir demokrasi kurmak gerekiyordu. "Bizim imtihanımız budur" diyor. Bir yıl önce Ortadoğuyu kasıp kavuran isyanlar, Arap Dünyası için farklı bir geleceği hayal etmeye kararlı olan gençlerin bir eseriydi.
Mısır ve Tunus'a seçimleri getiren, Fas'ta, Libya'da ve belki de Suriye'de muhafazakârların ağırlıklı etkisini hissettirecek olan gelecek günlerse yaşça daha büyük bir neslin eseri olabilir. Modern Arap tarihindeki en önemli sayfalardan biri olan bu dönemin nasıl kapanacağını kimse bilmiyor. Diktatörlüklerden kopan bölge çok daha büyük bir belirsizliğe doğru savruluyor.
Fakat sonu ne olursa olsun, ortaya çıkacak şeyin belirlenmesinde Fercani'nin temsil ettiği, hapisle, sürgünle ve baskıyla şekillenen, inançla ve yılların ittifaklarıyla tek yürek olan neslin daha çok söz sahibi olacağı kesin. Onların yükselişi (Fercani'nin üyesi olduğu Ennahda Partisi Ekim seçimlerinde iktidara geldi), Mısır'da 1928'de doğan ve dine dönüşü esas alan Müslüman Kardeşler'in geçmişteki başarılarını hatırlatmıyor değil. Fakat bir zamanlar Mısır'dan yayılan düşünce akımları sanki artık tersine döndü.
Çünkü Fas ve Tunus'taki bilginler ve eylemciler, birçoklarının hâlâ uzlaşmaz bulduğu unsurları (inanç ve demokrasiyi) sentezliyor ve bu fikirlerini ihraç ediyor. Onlar 1979 İran İslam Devrimi'nden ve 1989'da Sudan'da muhafazakârların başını çektiği darbeden ders almayı unutmuyor. Otoriter liderlerin ve laik güçlerin vermeye isteksiz davrandığı güven için sık sık toplumlarına başvuruyor. Dindar olduğu kadar hayat dolu da olan 57 yaşındaki Fercani şüpheleri anlıyor.
Gülümseyerek, "Size bir şey söyleyebilirim. Elimizde altın bir fırsat var. Ve bu fırsatı yakalamışken benim derdim denetim kurmak değil. Benim derdim en iyi karizmatik sistemi kurmak; karizmatik, demokratik bir sistemi. Hayalim bu" diyor. Tesadüfî Bir Karşılaşma Born in Kairouan, Mr. Ferjani wKayruvan'da doğan Fercani çocukluğunda pek de dindar değildi.
Dükkânı olan babası hiçbir zaman ailesine yetecek kadar kazanamamış. "Yoksulluğu iyi biliriz" diye hatırlıyor Fercani. Kendi deyişiyle, 16'sına kadar asi bir gençti. O yıl, Arap milliyetçisi bir kökenden gelen muhafazakâr Raşid Gannuşi, Kayruvan'da Arapça öğretmenliğine başlamıştı. Gannuşi sonunda öğretmenlikten ayrılıp İslami Eğilim Hareketi'ni, ardından Ennahda Partisi'ni kuracaktı. Fercani, "Durmadan dünya ve siyaset hakkında konuşurdu. Biz Müslümanlar niçin geriyiz?
Bizi geri bırakan nedir? Bu bizim kaderimiz mi?" diyor. Bu sorular birbiri ardınca kaç İslamcı kuşağa yön vermişti. Örneğin, Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan el- Benna'nın çalışmaları bunun üstünde durur. 1966'da asılan ve ölümüyle militan, şiddet yanlısı bir İslamcılığın oluşmasına katkıda bulunan Mısırlı düşünür Seyyid Kutup'un çalışmalarında da aynı temayı görürüz.
Onun kaleme aldığı, 1981'deki Enver Sedat suikastına zemin hazırlayan "Gizli Görev" bu sorunu çözmeye çalışmıştı. Çoğulculuk ve demokrasiyi benimseyen Raşid Gannuşi de bu soruna odaklanıyordu. Kayruvan'da Fercani'yle birlikte yüz kişi daha bütün bunları incelemişti. "Okuyor, okuyor, okuyordum. Yürürken bile okuyordum" diye hatırlıyor Fercani. Sonunda başkent Tunus'a giderek eski öğretmeninin grubuna katıldı.
O sıralar ülke, katı bir laik olan Habib Burgiba'nın yönetimindeydi. Burgiba, Gannuşi'nin takipçilerine baskı uygulamaya başlayınca Fercani, kendi sözleriyle, bir darbe girişimine katıldı. Fakat planı uygulamaya saatler kala, Burgiba'nın İçişleri Bakanı Zeynelabidin bin Ali kendi darbesini yaptı. On gün sonra, 17 Kasım 1987'de Fercani tutuklandı ve 18 ay hapis yattı. Sorgucuları onu demir bir çubuğa bağlayıp omurgasını çatlattılar.
Yürüyemeyen acı içindeki Fercani ancak diğer tutukluların yardımıyla hareket edebiliyordu. "Şafağa kadar ibadet eder, sonra uyurdum. Ancak içimde hiçbir şey kalmadığı için uykuya dalabiliyordum" diyor. Salıverildikten beş ay sonra antrenman yaparak 50 metre yürüyebilir duruma geldi. Böylece havaalanındaki güvenliğin dikkatini çekmeyecekti. Sakalını kesip bir arkadaşının pasaportunu ödünç aldı. Ve Londra'ya uçup iltica talebinde bulundu. 1990'ların Londra'sı, İslamcı politikaların merkeziydi.
Gannuşi çok geçmeden oraya geldi. Suudi Arabistanlı Selefiler bile hasımları olan Bahreynli Şiilerle buluşuyorlardı. Londra'da Filistinli bir bilgin ve eylemci olan Azzam Tamimi, "Sürgünde insanlar birbirlerine ihtiyaç duyar. Yurda dönünce memleket hali kendini size dayatır. Öncelikler değişir" diyor. Karısı ve beş çocuğuyla Londra'ya yerleşen Fercani çok geçmeden El Kaide ve Usame bin Ladin'le ilgili tartışmalara karıştı. Fakat Avrupa tarihi, demokrasi ve toplumsal değişim üstüne dersler almayı da ihmal etmedi.
Demokrasinin benimsenmesi
Müslüman Ka rdeşler 'den ilham alan bir değişim kapıdaydı. Daha kapsayıcı ve hoşgörülü bir İslamcılığın ilk taraftarlarından biri olan Gannuşi, daha baştan itibaren kadınların siyasete yoğun katılımını destekliyordu. Fercani, "Açıkçası, İslami harekete demokrasiyi getiren adam Gannuşi'dir" diyor. Katar'da yaşayan, olağanüstü bir nüfuza sahip Mısırlı din adam Şeyh Yusuf el-Kardavi çoğu zaman ilericilerden yana tavır koydu.
Nitekim Müslüman Kardeşler de artık büyük ölçüde onun fikirlerini benimsiyor. Bazılarına göre bu değişim bir kandırmacadan ibaret. Fakat yine de tartışmaların, siyasi İslam alanındaki mevcut entelektüel akımların odağında yer aldığı inkâr edilemez. Müslüman Kardeşlerin eski ideali şöyleydi, "işittik ve itaat ettik". Londra'daki önde gelen İslam bilginlerinden Tarık Ramazan, "Artık bu geride kaldı. Yeni nesil kendisine ters gelen şeyler olursa ayrılacağını söylüyor" diyor.
Ramazan bugün Avrupa'daki sürgünlerle Kuzey Afrikalı bilginlerin, Tunus'taki Ennahda ile Fas'taki Adalet ve Kalkınma Partisi gibi İslamcı partilerin daha çok sözünün geçtiğini ifade ediyor. "Yeni vizyonlar ve anlayış tarzları gelişti. Bu gruplar ve kişiler bu fikirleri Ortadoğu'ya getiriyor" diyor.. Ferca ni , Londra'da karizmatik devlet fikrini gel iştirirken Batılı görüşleri de dikkate almış. Eskiden solculuğu şiddetle reddederken şimdi Karl Marx'ın kapital izme get i rdiği eleştiriyi benimsemiş.
"Sürgün beni derinden etkiledi" diyor. Fercani ferah bir kış günü Ennahda'nın Tunus'taki merkezinde üzüntüyle oturuyordu. Partiye muhalif gazeteler mutaassıp İslamcı ların suiistimal lerine dai r haberlerle ve Ennahda'nın aşırılıkları hoş gördüğü iddialarıyla doluydu. Ekonomik sorunlar kültürel tartışmaların gölgesinde kalıyordu. Fercani, "Gelişmeleri takip ediyoruz" diyor. Fakat daha dikkatsiz bir anında, "50 yıllık sorunları bir aydan kısa bir sürede çözebilir misiniz?" diye soruyor.
Bir keresinde, "Biliyorsunuz, iktidar yozlaştırır" diye espri yapmıştı. Fakat bugün iktidar sorunlarıyla boğuşuyordu. Yanında yığınlar halinde partinin gazetesi "Şafak" vardı. Bir köşeyazısı komplo iması yapıyordu. Baş sayfa, "Oturma eylemlerine karşı olan meclis halkın taleplerine kulak vermeyi destekliyor" diyordu. Fercani, "İfade özgürlüğünden korkmuyoruz, ama kargaşaya izin veremeyiz. İnsanlar bir kanun ve düzen olduğunu bilmeli" diyor.
Göstericilerin polisten izin alması gerektiğini düşünen Fercani, haber medyasının sorumsuzluğundan da kaygılanıyor ve eski düzene ait güçlerin komplo peşinde olduğunu ima ediyor. Hayat dolu olan bir adamın yerini daha katı, sözlerinden emin olmayan biri almıştı. Fercani, "Zorbaca içgüdülere kapılmamak için herkes dikkatli olmalı. Devrimimizin ruhunu yitiremeyiz" diyor. Ona göre gerçek imtihan buydu.