(USASABAH)
Ragıp Soylu
Suriyeli muhalifler başta Los Angeles Times ve New York Times'a olmak üzere ABD basınına verdikleri demeçlerinde Beşşar Esed rejimiyle mücadele etmek için silaha ihtiyaçları olduğunu vurguladılar.
2 Mart'ta ABD'nin önemli kanallarından PBS'e konuşan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan "muhalifleri silahlandırmayı söylemenin bunu yerine getirmekten daha kolay olduğunu" belirterek uzun süredir tartışma konusu olan bir meseleye de açıklık getirdi.
Tan, Türkiye'nin Suriye'de atılacak adımlar için belirli "ilkeleri" olduğunu ifade ederek bunları
sıraladı: "İç ve dış meşruiyet."
Dış meşruiyeti sağlamak için Türkiye ne yaptı?
Tan, Suriye'deki muhalifleri silahlandırmak ve bu ülkeye bir müdahalede bulunmak için BM Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkması gerektiğini belirtti. BM Güvenlik Konseyi'nden sayısız kere gündeme getirilen her tasarı Rusya ve Çin işbirliği ile
veto edildi.
Türkiye bu süreçte dış meşruiyeti sağlamak için üç önemli adım attı:
Birincisi BM Genel Kurulu'na getirilen ve Suriye rejimini saldırıları nedeniyle kınayan tasarıya destek
verdi.
İkinci BM İnsan Hakları Konseyi'ne Suriye rejimini kınayan bir tasarı sundu ve bu tasarı
kabul edildi.
Son adım ise Türkiye'nin girişimleriyle kurulan "Suriye'nin Dostları" grubu oldu. Türkiye atıl kalan BM yerine yeni bir platform kurarak Esed rejimi üzerinde yeni bir baskı kurmayı amaçladı. Tunus'ta başarılı geçen toplantının ikinci ayağı Türkiye'de
yapılacak.
İç meşruiyet
Tan'ın PBS'teki konuşmasında bahsettiği diğer bir unsur ise iç meşruiyet. Tan, Suriye'deki tüm grupların dahil olduğu bir muhalefetin oluşması gerektiğini söylüyor. Türkiye bu meseleyle ilgili olarak da Suriye'nin Dostları'nın aktif bir şekilde kullanmaya çalıştı. Fakat İstanbul'da ikamet eden Suriye Ulusal Konseyi'ni Suriye'deki diğer gruplarla birleştirmek için gerekli başarıyı gösteremedi.
Türkiye'nin iç meşruiyet arayışları ile Suriye-Türkiye münasebetlerinin kopma noktasına gelmesi ile paralel gitti.
Türkiye ve Suriye ilişkilerinin seyri:
Mart 2011: Suriye'de başlayan protestolar sonrası Esed rejiminin yaptığı kanlı bastırma binlerce göçmenin Hatay'a gelmesine neden oldu.
Ağustos 2011: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Şam'a giderek Beşşar Esed ile baş başa bir görüşme yaptı ve reform talebini yineledi. Davutoğlu dönüş yolundayken Şam yönetimi askeri bir müdahaleyi kabul etmeyeceklerini ve eli silahlı teröristleri bastırmak için her şeyi yapacaklarını
açıkladı.
Eylül 2011: Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye'deki olayları kınadı ve Esed rejiminin er ya da geç devrileceğini açıkladı. Erdoğan "diktatörlerin dönemi geçmişte kaldı" dedi.
Ekim 2011: Suriyeli muhalifler İstanbul'da Suriye Ulusal Meclisi'ni kurdu.
12 Kasım 2011: Türkiye'nin Şam Büyükelçiliği'ne saldırıldı. Türk bayrağı ayaklar altına alındı.
15 Kasım 2011: Başbakan Erdoğan Suriye rejimine hiç güveni kalmadığını, Şam yönetiminin Türkiye Büyükelçiliği'ne yapılan saldırılar nedeniyle özür dilemesi gerektiğini
söyledi.
22 Kasım 2011: Başbakan Erdoğan ilk kez Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in istifa etmesi gerektiğini
söyledi. Erdoğan konuşmasında Esed'ı Mussolini ve Hitler ile bir tuttu.
30 Kasım 2011: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye'nin Suriye yaptırımlarını
açıkladı. Yaptırımlar arasında Suriye Merkez Bankası ile finansal ilişkilerin koparılması, Suriye'ye ait fonların dondurulması, Suriye yetkililerinin Türkiye'ye seyahatlerinin yasaklanması gibi maddeler bulunuyordu.
6 Mart 2012: Başbakan Erdoğan Suriye için İnsani Yardım Koridoru çağrısı yaptı.