(USASABAH)
Nur Özkan Erbay / CHICAGO
ABD'nin birçok başkanını yetiştiren ve ülkenin sembol şehirlerinden olan Chicago, kuruluşunun 60.'ıncı yılını kutlayan NATO-Kuzey Atlantik İttifakının önemli bir zirvesine ev sahipliği yaptı.
Onlarca ülkeden devlet başkanlarını ağırlayan şehir, geride bıraktığımız son üç gün içerisinde dünya gündeminin ilk sırasına oturdu.
"Rüzgarlı Şehir" sadece NATO'da alınan kararlar, burada yapılan görüşmeler, liderlerin açıklamaları ile değil sokaklarında yükselen yeni söylem ile hafızalardan silinmeyecek görüntülere de sahne oldu.
Şehrin ünlü kongre merkezi McCormick Plaza'da gerçekleştirilen dev zirve için alınan güvenlik önlemleri doğrultusunda sadece Chicago polisi değil, çevre eyalatlerinden de takviye güçler gelmişti. Ulusal ve uluslararası basının yaklaşık bir ay öncesinden akredite olduğu zirvede gazeteciler için de tüm ayrıntılar düşünülmüştü. Genel oturumun ve ikili görüşmelerin gerçekleştirildiği bölümlerin üzerinde her türlü teknik donanıma haiz devasa bir medya merkezi bulunuyordu.
Zirve arefesinde yılın en sıcak gününü yaşıyordu Chicago Eski ve modern mimarinin iç içe olduğu şehrin her sokak lambası NATO zirvesinin bayrakları ile donatılmıştı. Neredeyse her sokak başında öbeklenmiş polisler otellerin girişlerinde dahi kimlik kontrolü yapıyordu. Bu arada, ünlü Grant Parkın çevresinde ise zirve sırasında gerçekleştirilecek protestoların ve yürüyüşün bildirileri dağıtılıyordu.
Obama'dan Chicago'ya seçim jesti
Zirvenin ilk günü. Gizli servis görevlileri tarafından yapılan güvenlik kontrolünün ardından zirvenin gerçekleştirileceği merkeze ulaşmak için basına tahsis edilen tarihi otobüslerle medya merkezine varıyoruz…
Girişte ilk olarak Associated Press haber ajansına tahsis edilen özel bölüm ve burada çalışan 20-30 gazeteci göze çarpıyor. Az ileride, Chicago'nun yerlisi olduğunu öğrendiğimiz görevliler içinde NATO Zirvesi ve Chicago'ya dair bilgilerin, hatıra eşyalarının bulunduğu bir çantayı uzatıyor. Belediye Başkanı Rahm Emanuel'in zirvenin son günü akşamı gazetecilere vereceği "off-the-record" partinin davetiyesini de yanına iliştirerek.
Bu arada zirvenin, Başkan Obama'nın seçimler öncesi Chicago'ya seçim yatırımı ve eski dosta bir jesti olarak yorumları kulaktan kulağa dolaşıyor.
Obama'nın 2008'deki seçim kampanyasındaki yakın çalışma arkadaşı olan ve başkanın seçimleri kazandıktan sonra Beyaz Saray Genel Sekreterliğine getirdiği Emanuel, Başkan Clinton'un da danışmanlığını yapmış bir isim. Emanuel'in babası Kudüs doğumlu ve İsrail'de kurulan İrgun örgütünün eski üyelerinden. İki yıl önce Chicago Belediye Başkanlığı için Beyaz Saray'daki görevinden ayrılan Emanuel, başkanlığı kazandıktan sonraki en önemli zirvelerden birine ev sahipliği yapıyor.
Zirvenin gündemi; ittifakın Afganistan'dan geri çekilme takvimi, yeni stratejik savunma konsepti ve bu çerçevede kurulan balistik füze savunma sisteminde öngörülen yeni düzenleme ve değişiklikler.
Medya merkezinde kurulan dev barkovizyonlardan genel kurul açılış konuşmalarını dinlemeye koyuluyoruz. NATO'ya bağlı ülke askerlerinin resmigeçidi ile başlayan ve basına açık olan ilk oturumda NATO Genel Sekreteri Rasmussen'in ardından ABD Başkanı Obama açılış konuşmasını yapıyor ve "Şehrime hoş geldiniz" diyor. "Chicago muhteşem bir yerdir. Sizleri yeniden burada görmek için can atıyoruz" nüktedanlığıyla...
Buradan Başkan Obama'nın Chicago'ya methettiği kadar güzel bir şehir olduğunu belirtmekte fayda var. Ne New York'un kaotik ama canlı, ne de Washington'un monoton ama düzenli haline benziyor.
Dar alanda kısa paslaşmalar
Zirvenin açılış oturumunun ardından liderler kendi ülkeleri için tahsis edilmiş özel bölmelere geçerek ikili görüşmelere başlıyor. Türk Medyasından bir grup gazeteci asker ve sivil Amerikalı mihmandanlar eşliğinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ikili görüşmelerini yapmak üzere Türkiye'ye tahsis edilen bölüme götürülüyoruz. Bu arada Amerikalı görevliler, görüşmelerin gerçekleştirildiği alanın dar olduğunu, görüşmeler bitinceye dek o bölgeden çıkamayacağımız uyarısını yapıyor.
İlk olarak eli sargılı bir halde, BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon'u kabul ediyor Cumhurbaşkanı Gül. Moon'un sargılı elinin diplomatik bir görüşme esnasında masaya vurulan yumruk sonucu meydana geldiği esprisini yapıyoruz bir an.
Yaklaşık 10 saniyelik bir görüntü alımından sonra gazeteciler dışarı çıkarılıyor. Moon görüşmesinden sonra bu kez Cumhurbaşkanı Gül, Fransa'nın çiçeği burnunda Başkanı Hollande ile görüşmek üzere Türkiye'ye tahsis edilen bölümden ayrılıyor. Fransa delegasyonunda bir basın görevlisi Gül-Hollande görüşmesine her iki ülkeden 5'er gazeteci alınması ricasında bulunuyor. Odanın küçük olduğunu gerekçe göstererek...
Bu sırada Almanya'ya tahsis edilen odaya Almanya Başbakanı Merkel yaklaşıyor. Türkiye'nin tam karşısında ABD ve Rusya'ya ayrılan odalar. Merkel'i fotoğraflamak isteyen bir gazeteci arkadaşımızla Amerikalı güvenlik görevlisi bayan arasında kısa süreli bir gerginlik yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Cumhurbaşkanı ile görüşmeye gittiği sırada bu kez Hollanda Başbakanı Cumhurbaşkanı Mark Rutte ekibiyle birlikte Türkiye'ye ayrılan toplantı odasının önünde beliriyor. Amerikalı protokol görevlilerinin "Hollanda ile görüşmeniz var, Hollande ile değil" uyarısı sonrasında pürüz çözülüyor. Gül, Hollanda Başbakanı Rutte ile Hollande görüşmesinden sonra bir araya geliyor. Zirve öncesinde kesin olmayan Gül-Obama ikili görüşmesi ise tahmin ettiğimiz üzere zirvenin ikinci gününde gerçekleşiyor.
Sokağın Gündemi, NATO'nun Gündemine karşı
Gerek zirve boyunca gerekse ikili görüşmeler sırasında ele alınan konular herkesin malumu. Teknik ve siyasi boyutlarıyla önümüzdeki dönemde de yoğun olarak gündemi meşgul edecek birçok konu ortada duruyor.
NATO'nun bir zirvesi daha geride kalırken gündemi farkı kılan asıl konu Chicago sokaklarında üç gün boyunca yoğun olarak sürdürülen protestolar. Öyle ki, Başkan Obama zirvenin yapılacağı günün öncesinde protestocuların liderlerine temsilcisini gönderiyor. Amerika genelindeki Wall Street'i İşgal Et protestoları her geçen gün farklı mecralarda farklı söylemlerle genişliyor.
Bunun son örmeği olarak, Chicago'daki söylem ise "NATO'yu İşgal Et" slogan ile şekillendi. Chicago'daki protestolarda ağırlıklı olarak orta sınıf-orta sınıf altı Amerikalılardan oluşan, çok sayıda farklı etnik ve inanç grubundan katılımcı yer aldı. Yürüyüş ve gösteriler boyunca NATO'nun başta Afganistan ve Libya'daki operasyonları protesto edildi. Irak savaşında görev yapan ve ordudan ayrılan Amerikalı askerlerin de aralarında bulunduğu gösterilerde, ABD'deki sosyalist ve komünist partilerden "Anonymous" grubuna, kapitalizm ve savaş karşıtı gruplardan etnik, dini azınlıklara kadar birçok farklı grup dikkati çekti. Komünist partisinin yayın organı "Revolution" son sayısınin kapağına köyleri NATO hava saldırısında bombalanan Afgan çocukların fotoğrafları üzerinde son dercece çarpıcı olan şu başlığı atmıştı. "NATO Chicago'da:
"Savaş Suçluları Zirvesi"
Amerika'da özellikle ekonomik kriz sonrasında işsizlik ve orta sınıfın kayboluşuna bir tepki olarak doğan ve sonrasında kapitalizm karşıtı, çoğunluğun sesi söylemi ile evrilen süreç şimdi farklı bir boyuta doğru ilerliyor. Başlangıçta, bu protestolara katılan Amerikalıların sadece ödedikleri vergilerin ABD yönetimince onay vermedikleri savaşlarda harcanmasına pragmatik bir tepki ortaya koydukları düşünülebilir. Ancak, Irak ve Afganistan'daki siviller, kadınlar ve çocukların yaşadıkları acılar karşısında duydukları ve yüzlerinden okunan bu derin üzüntü pragmatik bir tepkinin ötesinde bir insani sahipleniş olarak görünüyor.