Esra Yerebakan / NEW YORK
Bryant Park, Manhattan'ın merkezinde 39.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulu dünyaca ünlü bir parktır. Manhattan'da en sevdiğim yerlerden biri olan bu güzel park, bulunduğu mevsime göre giyinen bir hanımefendi gibidir. Eğer kendisiyle yaz aylarında tanışırsanız, tıpkı onlarca milletten insana yaptığı gibi sizi de yemyeşil çimlerinin üzerinde dinlenmeye davet edecektir.
Mutlaka icabet etmeli yoğun programınızın içinde yarım saat bile olsa burada bir kahve içecek vakti ayırmalısınız. Tıpkı Central Park Great Lawn'da olduğu gibi Bryant Park'ta da günün her saati güneşlenen, kitap okuyan, müzik dinleyen, arkadaşlarıyla sohbet etmek için burayı tercih eden yüzlerce insanı bir arada görebilirsiniz. Geceleri de oldukça iyi aydınlatılan bu parkta dinlenirken New York'un ünlü gökdelenlerini de seyredebilirsiniz. Yine yaz aylarında Bryant Park'ta film festivalleri, konserler ve bazı özel eğlence programları da düzenlenir, program ayrıntılarına, resmi internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Bryant Park'a Times Square'den yürüyerek kolayca varabilirsiniz ancak daha uzak bir noktadaysanız B D F M ya da 7 numaralı metroyu kullanarak Bryant Park 42. St durağında inmeniz yeterli olacaktır.
Braynt Park, 5.ve 6. Caddelerin arasında 42.sokakta yer alır. New York Public Library'nin (New York Halk Kütüphanesi) adeta arka bahçesi konumundadır. Şimdilerde Bryant Park'ın kurulu olduğu bu alan, ilk olarak 1686 yılında New York Kolonyal Valisi Thomas Dongan tarafından kamu malı olarak ilan edilmiştir. Adını, 1884 yılında vefat eden sivil reformcu ve aynı zamanda romantik bir şair olan William Cullen Bryant'tan almıştır. Bu geniş alan tarih boyunca pek çok farklı şekilde kullanılmıştır. 1800'lü yılların hemen başlarında yaşanan savaşlar sebebiyle General Washington'ın askerleri tarafından kamp merkezi olarak kullanılmış, sonraki yıllarda da çömlekçi tarlası olarak işlev görmüştür. 1842 yılında ise Bryant Park'a şehrin tatlı su dağıtımı ihtiyacını karşılamak üzere kemerler ve yüksek duvarlardan oluşan bir yapı inşa edilmiştir. Kurulan bu sistem çok başarılı olmuş ve dönemin en önemli mühendislik eseri sayılmıştır. Bir süre sonra Avrupa'dan esinlenerek çeşitli sergilere ev sahipliği yapması için The Crystal Palace (Kristal Saray) adı verilen şaşalı bir yapıya ve gözlem evi olarak kullanılmak üzere Latting Observatory'e de (Lating Gözlemevi) ev sahipliği yapmıştır. 1900'den sonra çeşitli sebeplerle birkaç kez kapatılan park, 1934 yılında mimarı tarzını belirlemek üzere yapılan bir yarışma sonunda yeniden şekillendirilmiş ve günümüze en yakın hailini almıştır.
Bryant Park'ta kış bir başka güzeldir, en hareketli ve eğlenceli günlerini kış mevsiminde yaşamaya başlar. Yazın insanların uzanıp dinlendiği o yemyeşil çimlik alan yaklaşık iki ay süren bir çalışmanın ardından harika bir buz pateni pistine dönüşür. Patenlerini yanlarında getiren meraklıları pisti ücretsiz olarak kullanabilirler. Eğer yanınızda pateniniz yoksa ve kiralamak isterseniz bunun için 14$ ödemeniz yeterli olacaktır. Ayrıca isteyenler belli bir ücret karşılığında özel ders de alabilirler.
Kış aylarında Bryant Park'ta ki tek değişiklik kurulan buz pateni pisti değildir. Christmas'da (Noel Zamanı) hediyeleşmeyi çok önemseyen Amerikan halkı için binlerce hediyelik eşyayı bir arada bulabilecekleri son derece renkli ve eğlenceli 120 ye yakın hediyelik eşya standı Park sınırları içerisine kurulur. Bu stantlarda, el yapımı sabunlardan takıya, güzellik malzemelerinden çantaya, ev dekorasyon ürünlerinden tekstil ürünlerine, elektronik aksesuarlarından özel çaylara kadar yüzlerce hediyelik eşyayı bir arada bulabilirsiniz. Ayrıca geziniz sırasında bir şeyler atıştırmak isterseniz 20'ye yakın stanttan birine uğrayıp, özel yapım çikolata, waffle, patlamış mısır ya da macaron alarak gezintinize devam edebilirsiniz. Naçizane tavsiyem sıcak bir fincan çay eşliğinde gözleme, baklava veya börek yiyebileceğiniz 'Enfes' isimli Türk standını tercih etmeniz olacaktır. Stantlar, Noel'in ardından sayıları azalsa da bir süre daha varlıklarını devam ettirirler. Son zamanlarda parka çocukların da hoşça vakit geçirebilmesi için bir de atlıkarınca kurulmaktadır. Çocuklarınızı bu atlıkarıncaya bindirmek isterseniz sadece 2$ ödemeniz yeterli olacaktır.
Bryant Park'ta daha uzun vakit geçirmek isteyenler ve New York'un keskin soğuğunda açık havada bir şeyler yiyip içmektense park atmosferinden de uzaklaşmadan yemek yemeği tercih edenler de düşünülmüş.
Sadece kış aylarında park sınırları içinde hizmet veren Celsius Restoran'a gidebilir tamamen cam kaplı cephesi sayesinde bir şeyler yerken buz pateni yapanları ve rengârenk stantları seyrederek vakit geçirip, harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Ekim ayından Mart ayına kadar her gün öğlen 12.00 akşam 22.00 (Cuma-Cumartesi-Pazar günleri 24.00) saatleri arasında hizmet veren Celsius'un menüsü de oldukça çeşitli.
Hamburgerden balık çeşitlerine kadar pek çok alternatifi bir arada bulabileceğiniz bu restoranda yemek fiyatları kişi başı 10-24$ olarak belirlenmiş. Yemek yemek istemeyenler lezzetli kahvelerini de tadabilirler.
Bryant Park'ın ardından henüz deneme fırsatı yakaladığım hoş bir mekândan da bahsetmek istiyorum. Memleketi Belçika olan bu şirin yerin ismi, taze günlük ekmek anlamına gelen Le Pain Quotidien'dir.
Adından da anlaşılacağı gibi özünde bir fırın olan bu mekân gelişmiş konsepti ve şık dekorasyonu ile sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeği servisi de yapmaktadır. Sadece New York'ta (Brooklyn dâhil) tam 30 şubesi vardır. Tüm şubeleri görmek isteyenler resmi internet sitesinden detaylara ulaşabilirler. Bryant Park'a en yakın şubesi 5. ve 6. Ave. arasında 40. Caddede bulunur. Cephesi Bryant Park'a bakan Le Pain Quotidien'i parka vardığınızda kolayca görebilirsiniz.
Amerika Birleşik Devletleri sınırlarında, California'da 15, Washington'da 9, Maryland'da 2, Virginia'da 2, Connecticut'ta 3, Pennysylvania'da 2, olmak üzere toplam 63 şubesi vardır.
ABD dışında tüm dünya genelinde tam 14 ülkede var olmayı başaran Le Pain Quotidien'ın Türkiye'de de Kanyon, Akbatı, Buyaka Alışveriş Merkezleri ve Suadiye, Kemerburgaz ilçelerinde olmak üzere toplam 5 şubesi bulunmaktadır.
Le Pain Quotidien'in en büyük özelliği organik malzemeler kullanarak hazırladığı günlük ekmekleridir. Kahvaltı menüsünde de oldukça iddialı olan bu mekanda öğle ve akşam yemekleri de son derece çeşitli ve lezzetlidir. Tüm yemek ve tatlılarında ilk dikkati çekenin ise sunumlarındaki şıklık olduğunu söyleyebilirim. Özellikle kahve ikram ettikleri kulpsuz kâse biçimindeki kahve kupaları mekânla artık özdeşleşmiştir.
Le Pain Quotidien, dekorasyonunda sadeliği tercih etmiş ama bunu yaparken şıklıktan da ödün vermemiştir. Hemen hemen tüm şubelerinde değişmeyen uzun tahta masalarda bir arada oturma konseptini benimseyen Le Pain Quotidien'de fiyatlarını da oldukça uygun seviyelerde tutmaya özen göstermiştir.
Önümüzdeki hafta lezzetli çikolatalarıyla yola çıkıp sonrasında yemek menüsüyle de iddialı bir hal almış bir mekâna gideceğiz. Katılmak isteyenlerle aynı adreste buluşmak üzere…
