(ANKA)
Türkiye'nin Batı'da tartışmaya yol açan dış politikasının arkasında "iş çıkarları"nın bulunduğu öne sürüldü.
Tanınmış Türkiye uzmanı ABD'deki Lehigh Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Henri Barkey'nin Los Angeles Times'te yayımlanan makalesinde, Türkiye'nin aktif dış politikası ve Batılı olmayan hükümetlere artan açılımlarının, ABD ve Avrupa'da büyüyen bir kaygı yarattığı savunulurken "Ancak Türkiye'nin kararların arkasında Batı politikalarının reddinden çok hırs ve ekonomik emeller var" görüşünü dile getirdi.
ABD'nin büyük gazetelerinden Los Angeles Times'te, "Türkiye: Ankara'nın Batı politikalarının reddinin arkasında iş çıkarları var" başlığı ile yayımladığı makalede "Türkiye'nin aktif dış politikası ve Batılı olmayan hükümetlere, özellikle İran'a, artan açılımları, ABD ve Avrupa'da büyüyen bir kaygı yaratıyor. Ancak Türkiye'nin kararlarının arkasında Batı politikalarının reddinden çok hırs ve ekonomik emeller var" savı öne sürüldü.
Türkiye'nin bölgesel güç olmayı hedeflerken büyük ölçüde jeopolitik avantajları, ekonomik güç ve Müslüman dünyasıyla olan tarihi ve kültürel bağlara güvendiği belirtilen makalede "Halen dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olan Türkiye'nin 2023 yılına kadar başlıca 10 ekonomi arasında yer almayı amaçlıyor" denildi.
"Türk şirketleri yeni pazarlar bulmak için hükümetin yardımına ihtiyaç duyuyor"
Makalede, "Yeni piyasaları açmak var olanları derinleştirmek ve ticari fırsatları en iyi biçimde değerlendirmek" de Türkiye'nin dış politikasını harekete geçiren faktörler olarak sıralanırken Türk ekonomisinin ihracata bağlı olduğu, Türk şirketlerinin yeni pazarlar bulmak için hükümetten yardım bekledikleri belirtilerek, "Bu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa bir süre önce Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a verdiği desteği, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri iyileştirmek için kullanma kararını vermesine neden oldu" iddiasında bulunuldu. Makalede şöyle devam edildi:
"Türkiye hiçbir yere gitmiyor"
"Washington'daki politika yapıcıları, şaşırtmayacak biçimde, Türkiye'nin Doğu'ya kaymasından ve ABD çıkarlarına aykırı bir biçimde hareket etmesinden kaygılanıyor. Aslında Türkiye, hiçbir yere gitmiyor.
En büyük sorun iletişim uçurumudur. ABD, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) yönetiminin altındaki bir Türkiye gerçeğine adapte olmalı, Ankara da küresel bir güç olan, uzak yerlerde çıkarları bulunan ve sadece Türkiye'nin bulunduğu bölgeye odaklanmayan ABD ile iş yapmayı öğrenmeli. ABD de, Türkiye'nin iç değişimini ve bunun ikili ilişkide nasıl yansıdığını kabul etmeli."
2011 seçimleri öncesi Washington ile ilişkileri gerginleştirmenin, genel olarak "dış politikasında daha az mücadeleci, daha olgun ve daha yapıcı bir yaklaşım"ı arzu edecek "Türk seçmenleri nezdinde" yardımcı olmayacağı öne sürülürken Avrupa'nın da o yöndeki bir tutumu olumlu karşılayacağı kaydedildi.
